Güneş Enerjisinin Türkiye’deki Payı Ne Kadar Yükseltilebilir?
Güneş enerjisi, yenilenebilir enerji türleri arasında son dönemde en yüksek talebin olduğu enerji türü. Konutlardan endüstri tesislerine, arazilerden otopark ve akaryakıt istasyonlarına kadar pek çok yerde kurulabilen güneş enerji santralleri ile güneş enerjisinden yüksek verim elde etmek mümkün. Hal böyle olunca güneş enerjisi ile ilgili de pek çok soru karşımıza çıkıyor. Bu soruların yanıtlarını konu başlıkları halinde blog sayfamızda yanıtlamaya devam ediyoruz. Diğer yandan güneş enerjisi ile ilgili her şeyin konuşulacağı “Güneşle Entegre Sohbetler” isimli video serimiz de yayına girdi. Serinin ilk bölümünü şuradan izleyebilirsiniz. Bu yazımızda ise yenilenebilir enerji ve güneş enerjisi kavramları üzerinden çeşitli istatistikleri kullanarak “Güneş Enerjisinin Türkiye’de Payı Ne Kadar Yükseltilebilir?” sorusuna yanıt vereceğiz.
Yenilenebilir Enerji ve Güneş Enerjisi Kapasitesi
Yenilenebilir enerji, daha önceki blog yazılarımızda da değindiğimiz gibi doğal süreçlerde var olan ve süreci devam eden enerji akışından elde edilen enerjidir. Bu tür enerji türleri de güneş, rüzgar, su, biokütle ve termal enerji olarak değerlendiriliyor. Bunların tersi ise petrol, kömür ve doğalgaz şeklinde var olan fosil yakıtlar ile nükleer enerji türü olarak yer alırken aynı zamanda bu tür yenilenemeyen enerji türleri, global ölçekte halen %80 gibi ağırlıklı bir paya sahip. İnsanlığın önünde hali hazırda var olan küresel ısınma ve iklim krizi gündemi de yakın gelecekte yenilenebilir enerjinin payının %50 ve üzerine çıkarılması gerekliliğini ortaya koyuyor. Tam da burada sorulan soru şu: Yenilenebilir enerji ile insanlığın ihtiyacı olan enerjinin tamamı karşılanabilir mi ve bu nasıl olur? Bu konuya Türkiye ve güneş enerjisi penceresinden bakalım.
Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Payı
Öncelikle Türkiye’nin hem yer altı özellikleri hem de iklim koşulları dikkate alındığında yenilenebilir enerji potansiyelinin yüksek olduğu rahatlıkla söylenebilir. Güneşlenme süreleri, rüzgar alan bölgelerin yüksekliği, akarsu ve termal kapasiteleri bunu gösteriyor. Dünyada yenilenebilir enerji yatırımlarının yükselişi ile eş zamanlı olarak Türkiye’de de hem yatırımlar hem de özellikle güneş enerjisi alanındaki aktörlerin sayısı yükseliyor.
Her ne kadar yenilenebilir enerji, yeşil enerji olarak doğa dostu enerji türü anlamında anılsa da hidroelektrik ve jeotermal enerji yatırımları, doğru planlama ve mühendislikle yapılmadığı takdirde doğal akışa zarar verme potansiyeline sahip. Rüzgar enerji türbinlerinin kurulduğu alana etkileri ve maliyet-verim hesapları da çok önemli bir yer tutuyor. Tüm bu etkiler de hesaba katıldığında yenilenebilir enerjinin sürdürülebilirlik yönünden en optimum seçeneği olarak güneş enerjisi öne çıkıyor. Bu nedenle güneş enerjisinin payı, yıldan yıla agresif biçimde artmaya devam ediyor.
2022 sonu açıklanan verilere bakıldığında küresel çapta rüzgar ve güneşten üretilen elektrik payındaki artış % 10 seviyelerinden % 12’ye yükselirken bu oran Türkiye’de %15,5 seviyesinde gerçekleşerek dünya ortalamasının üzerine çıktı. Bu da Türkiye için yakın gelecekte yenilenebilir enerji ve sürdürülebilirlik yönünden iyi haber olarak okunabilir.
Türkiye’de Güneş Enerjisi Kullanım Kapasitesi
Daha önce şu yazımızda Türkiye’nin tüm enerji ihtiyacını sadece güneş enerjisinden karşılaması için mevcut yatırımın 14-15 katına çıkılması gerektiğinden bahsetmiştik. Elbette yukarıda verdiğimiz hidroelektrik ve jeotermal enerji örneklerinde olduğu gibi doğal akışa başka türlü bir zarar vermeden doğru mühendislik ve master planlar yaparak bu mümkün. Türkiye’nin güneşlenme kapasitesi de bu yatırımlara olanak sağlıyor.
Siz de araziniz ve/veya çatınızda Güneş Enerji Santrali (GES) kurulumu yapmayı düşünüyorsanız keşiften kurulum ve devreye almaya kadar anahtar teslim hizmetle tanışmak için şimdi buradan bizimle iletişime geçebilirsiniz. Güneşle entegre olma zamanı diyerek güneşli günler dileriz.